15 Ocak 2010 Cuma

Dexter Morgan

Dexter 4.Sezonu az önce izlediğim final bölümünü izleyerek şimdilik tamamladım.Önceki sezonlara göre bence biraz daha sönük geçiyordu sanki.Ama sezon finali önceki sezon finallerine göre bence daha iyiydi.Dexter açısından işler iyice karıştı gibi.Heyecanla yeni sezonu bekliyoruz artık.....

Yeniden Yeni-len


Artık kendimce tekrardan birşeyler karalamalıyım....

10 Ekim 2008 Cuma

Big Daddy

Bu aralar inanılmaz bi uyku düzensiziği var bünyemde.Gündüzleri ya uyurum yada zombi gibi dolaşırım geceleri ise uyumak istediğm halde uyuyamam.İşte böyle uykusuz bir gecede cnbc-e de tekrarı verilen bu filme rastgeldim ve izlemeye koyuldum..
Film 1999 yılında çekilmiş.Başrolündede romantik komedi filmlerinin vazgeçilmezi Adam Sandler oynamakta.Kendilerini aslında wedding singer filminden hatırlıyorum.Geneldede performanslarını beğenirim.Filmini keyifle izletir bana.Dün geceki filmde öyle oldu..
Filmin konusu ise zamanında tek gecelik bir ilişkiden doğmuş olan Julian 'Frankenstien' McGrath(Dylan Sprouse) birgün Sonny Koufax(Adam Sandler) evine bir not ile beraber getirilir.Notta çocuğun babasının sonny'nin arkadaşı Kevin Gerrity(Meşhur Jon Stewart) olduğu yazılıdır.Tabiki kevin çocuktan haberi olmadığını böyle birşeyinde mümkün olamayacağını söyleyip çocuğu sosyal hizmetlere götürmesini ister.Ama o günün tatil olması çocukla beraber bir gün takılması gerektiğini gerektirir ve olaylarda peşi sıra gelişir..
Filmdeki yan karakterler çok komik bence.Mesela striptiz kulübünden edinilen kız arkadaşı hatta eşler,üniversitede beraber okuyan iki iyi arkadaşın eşcinsel olmaları sonradan,uzakdoğulu pizzacıDelivery Guy(Rob Schneider) evsiz insan rolündeki Steve Buscemi rolünde çok iyi olmuş..
Filmdeki müzikler gayet hoşuma gitti.Onuda belirteyim.Filmin çok iyi bir soundtracki var.Aşağıda hangi isimlerin olduğunu yazdım.Ayrıca filmde müzik ile çok muhabbetler dönüyor.Örneğin Styx gurubunun Amerikanın en iyi müzik grubu olduğu ve hakkının yendiği ile ilgili.,Mahkemedeki sorgulamada Sonny'nin ölüm döşeğindeki teyzesi ile ilgilenmemesinin nedeninin Jethro Tull konserine gitmek için olduğu.Birde cadılar bayramında şeker almak için ama şeker verilmediği için soydukları adamın evinden yürüttükler içinde müzik cdleri dikkatimi çekti..
Sonuç olarak bence çok aman aman film değil.Ama kesinlikle hoş vakit geçirtir.Yer yerde kahkaya boğar....
Big Daddy OST
1. Sweet Child O' Mine - Sheryl Crow
2. When I Grow Up - Garbage
3. Peace Out - Adam Sandler
4. Just Like This - Limp Bizkit
5. Only Love Can Break Your Heart - Everlast
6. Ga Ga - Melanie C
7. What Is Life - Shawn Mullins
8. The Kiss - Adam Sandler
9. Instant Pleasure - Rufus Wainwright
10. Ooh La La - Wise Guys
11. Sid - Adam Sandler
12. If I Can't Have You - Yvonne Elliman
13. Smelly Kid - Adam Sandler
14. Passing Me By - The Pharcyde
15. Rush - Big Audio Dynamite
16. Hooters - Allen Covert
17. Babe - Styx
18. Overtime - Adam Sandler
19. The Kangaroo Song - Tim Herlihy

7 Ekim 2008 Salı

Ricky Walden

Shanghai masters finalinde dünya sıralaması bir numarası ve her daim taraftarı olduğum Ronnie O'Sullivan üstadı finalde yenmeyi başararak kariyerinde ilk kez bir sıralama turnuvasını kazandı.
1982 Chester doğumlu.Liverpool taraftarı,Ray Liotta ve scarlet johansson favori sinema oyuncuları,italyan yemeklerini seviyor,Oasis, Cold Play, Kooks, The Killers, Razorlight, Frettellis, John Legend, The Beatles, Jack Johnson, Ray Lemongtine, The Doors, Amy Winehouse, Lilly Allen, Gwen Steffani, The kinks favori müzisyenleri.

Career Highs

Quarter final of China Open 2005
World under 21 Champion 2001
English under 17's Champion 1998
Swiss Open Champion 2005
World Snooker Young Player of Distinction 2000
Beating John Higgins in the Grand Prix 5-3 following his maximum break in frame 4
Beating John Higgins in the 2004 UK championship 9-7

Buradan kendisi ile ilgili daha ayrıntılı bilgi alınabilir ayrıca..

Şeker Gibimi Gerçektende



Şeker gibi fikstür

Galatasarayımızın UEFA rotası belli oldu. B Grubu'nda mücadele edecek Galatasarayımızın fikstürü çoğu sarı-kırmızılı taraftarımızın istediği gibi oluştu.

1.MAÇ - GALATASARAY - OLYMPIAKOS (23 EKIM)

2. MAÇ - BENFICA - GALATASARAY (6 KASIM)

3. MAÇ - GALATASARAY - M.KHARKIV (27 KASIM)

4. MAÇ - HERTHA BERLİN - GALATASARAY (3 ARALIK)

5. MAÇ - (BAY)

Kaynak: Webaslan.com

Webaslan.com da şeker gibi denilmiş açıkçası ben hiç öyle olduğunu düşünmüyorum.Son oynanan dört maçı hatırladıkça bu gruptan çıkmak çok büyük bir başarı olur.Yinede zor olabilecek deplasmanların olmaması iyi olmuş.M.kharkiv'in beşiktaş'a ne yaptığı ortada.Berlindeki gurbetçilerde orayı rahat yapıyor.Ama bu takımların hiçbiri kolay değil o kesin.İnşallah galatasaray gruptan çıkabilir...


Bitsin Artık #2

Bitsin Artık



SONRA YAPILACAK TEK ŞEY VAR

Sen. Makine başındaki adam ve atölyedeki. Sana yarın su boruları ve vanalar yerine
çelik miğferler ve makineli tüfekler yapmanı emrederlerse, yapılacak bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Tezgahı ardındaki kız ve bürodaki kız. Sana yarın bomba doldurmanı ve keskin
nişancı tüfekler için hedef dürbünleri monte etmeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Fabrika sahibi. Sana yarın pudra ve kakao yerine barut satmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Laboratuardaki araştırmacı. Sana yarın eski yaşama karşı yeni bir ölüm icat
etmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Odasındaki ozan. Sana yarın aşk şarkıları yerine nefret şarkıları söylemeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Hastası başındaki doktor. Sana yarın savaşa adam yazmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Kürsüdeki din adamı. Sana yarın savaşa dair kutsal sözler söylemeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Vapurdaki kaptan. Sana yarın buğday yerine top ve tank taşımanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Havaalanındaki pilot. Sana yarın kentler üzerine bomba ve fosfor yağdırmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Dikiş masası başındaki terzi. Sana yarın üniformalar dikmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Cübbesi içindeki yargıç. Sana yarın savaş mahkemesine gitmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. İstasyondaki adam. Sana yarın cephane treni ve kıt'a nakli için kalkış sinyali vermeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...


Sen. Kentin varoşlarındaki adam. Sana yarın gelir de siper kazmanı emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Normandiya'daki ana ve Ukranya'daki, sen Frisko ve Londra'daki ana. Sen Hoangho ve Missisippi' deki
ve Hamburg ve Kore ve Oslo'daki ana., bütün toprak parçaları üzerindeki analar, dünyadaki analar, sizden
yarın yeni kırgınlar için hemşireler ve çocuklar doğurmanızı isterlerse, dünyadaki analar, yapacağınız bir tek şey var:
HAYIR deyin!... Analar, HAYIR deyin!...

Çünkü eğer hayır demezseniz, eğer hayır demezseniz analar, sonra, sonra:

Gürültülü vapur dumanlarıyla yüklü liman kentlerinde büyük gemiler inildiye inildiye sessizleşecek, dev mamut
kadavraları gibi su üstünde ölgün ve hantal, su yosunu, deniz bitkileri ve midye kabuklarıyla kaplı, önceleri
öyle ipildeyip çınlayan gövdesi mezarlık ve çürümüş balık kokusuyla yüklü, yıpranmış, hasta ve ölü gövdesi
rıhtım duvarlarına karşı, ölü ve yalnız rıhtım duvarlarına karşı yalpalanacak.

Tramvaylar beyinsiz, ışıltısız, cam gözlü kafesler gibi yamru yumru olacak. Çürümüş hangarların arkasında, büyük
çukurlar açılmış yitik caddelerde raylar öylece duracak.

Çamur grisi, pelteleşmiş, kurşuni bir sessizlik dönenecek ortalığı, her şeyi unutarak, büyüyecek okullarda ve üniversitelerde
ve tiyatro salonlarında büyüyecek, stadyumlarda ve çocuk parklarında, korkunç ve hırslı kesintisiz bir sessizlik büyüyecek.

Güneşli taze bağlar yıkık yamaçlarda çürüyecek, kuraklaşan toprakta kuruyacak, pirinç ve patates ekilmeyen tarlalarda
donacak ve sığırlar katılaşmış bacaklarını devrilmiş iskemleler gibi dikecek gökyüzüne.

Enstitülerde büyük doktorların dahi buluşları asitlenecek, çürüyüp, mantarsı küfle kaplanacak.

Mutfaklarda, hücre odalarda ve kilerlerde, soğuk hava depolarında ve ambarlarda son torba un, son kase çilek, kabak
ve diğerleri bozulup gidecek, ekmek ters çevrilmiş masaların altında, parça parça olmuş tabakların üstünde yemyeşil kesilecek,
ortalığa yayılan yağ arap sabunu gibi kokacak, tarlalarda buğday paslanmış karasabanların yanına düşüp kalacak, yok edilmiş
bir ordu gibi ve tüten tuğla bacalar, demirci ocakları ve yıkık fabrika bacaları sonsuz çimle kaplanarak ufalanacak, ufalanacak,
ufalanacak.

Sonra son insan dökülüp parçalanmış barsaklarıyla ve kirlenmiş ciğerleriyle zehir gibi kızaran güneşin altında yalnız ve yanıtsız
ve yalpalayan yıldızların altında bir yanılgı gibi ordan oraya dolaşacak, o kocaman beton yığınları, tenha kentlerin soğuk putları
ve gözden kaçması olanaksız toplu mezarlar arasında yalnız, son insan, kupkuru, delirmiş, allaha küfrederek, yakınarak o korkunç
soruyu soracak : NEDEN? Bu ses bozkır derinliğinde yiterek duyulmaz bir hale gelecek, yıkıntılar üzerinde esecek, çatlaklar
arasından akacak, bu ses, ibadethane enkazları içinde ve sığınaklara çarparak şaklayacak, kan birikintileri üzerine düşecek,
duyulmayacak, yanıtlanmayacak, son insan-hayvanın son hayvanca bağırışı.

Tüm bunlar olacak, yarın, yarın belki, belki hemen bu gece, belki bu gece, eğer-eğer-eğer siz.
HAYIR demezseniz!...



Wolfgang  BORCHERT

Çeviri : Rahman HAYDAR